Siyah, Beyaz ve Bütün Bu Anların Dışında.

İki fotoğraf karesinin aynı albümde yan yana gelmesi. Şimdi’nin anılarımız üzerindeki yıkıcı etkisi / yıkıldı yıkılacak br apartmanın sadece sana görünen gölgesi.
Ağaçların altına yatanlar – Ağaçların gölgesinden kaçanlar. Bir park / artık yok, artık var. Günlerin birbirine benzeyen sevimsizliği. Gölgesi giderek büyüyenler ve gölgesi giderek bir ağaca benzeyenler. Böyle yağmursuz günlerde şiiri sevmenin anlaşılabilir ortaklığı üzerine on saniyelik bir saygı duruşu.



Birbirine benzemeyen karelerin birbirine benzer anlara dönüşmesinin üzerinden geçen zaman. Her şeyi uydurabilirler kılıfına ve her şeyi yakıp yok edebilirler.
– hissiyatın yine kendi ağırlığıyla ölçüldüğü ve kendinden daha hafif çıktığı bir zaman ve bakkalın artık olmayan veresiye defteri… –
Birbirine benzemeyen kentlerin ortak rengi. Yani eski olduğu için değil eskiyi aradığı için hep eski kalan.
– Zamanın izi: Karmakarışık bir fotoğraf karesi. Galiba bir mevsimin sonu, bir başka mevsimin hiçbir yeri.





– daha uzun şeyler yazmayı beceremediği için böyle.
– daha kısa şeyler okuduğu için öyle.

/ Hangisi daha zor?
Boyundan büyük ya da yaşından küçük göstermek mi?
– aynaya baktığımızda kırılan gerçekliğimizin küçük bir yansıması.



Bazı Fotoğraflar:
Yakından ya da Uzaktan. Yani göründüğü gibi ya da göründüğü kadar olmayan.
– Tam burada sayfalar sayfalara karışıyor. –
Bir şey var, eskilerden. Bellek gereksiz olanı yutup yok ediyor.
– Hep birlikte ya da tek başına. –
Anıların hep güzel kalması bu yüzden. Bellek kirli olanı yutup yok ediyor.

1.İhtimal:
Yolculukların iyi tarafları.
Her sabah aynı denizi, aynı vapurla, aynı saatte, aynı ruh haliyle geçebilmek.
Başka denizlerin tarifi zor uzaklığı.
Yeni bir deniz, yeni bir kent, yeni bir yolculuk.
Henüz kimse kimseyi tanımıyorken…
Konforlu yalnızlığın aptal kalabalıklar içinde kaybolurken. Seni de kendilerine benzetebilirler. O zaman kaçacak başka denizler de yok, başka zamanlar da…